İlamlı icra takibi, alacaklının önce mahkemeye başvurması, yapılan yargılama sonunda lehine bir ilam(karar) elde etmesi ve sonra da icra dairesine başvurarak bu ilamın icrasını talep etmesi şeklinde gerçekleştirilen bir takip yoludur.
Para ve teminat alacağı dışında bir alacak için(örneğin taşınmaz tahliyesi ve teslimi, çocuk teslimi, çocukla kişisel ilişki kurulması gibi) mutlaka mahkemede dava açılıp ilam(mahkeme kararı) alınması gerekir. Unutmamak gerekir ki ilamlı icra takibine başvurabilmek için bir mahkeme kararının bulunması gerekir. Mahkeme kararının taraflardan her birine verilen mühürlü ve onaylı suretine ilam denir.
İlamlı icra takibine konu olabilecek ilamlar nelerdir?
- Hukuk mahkemelerinin eda hükmü içeren ilamları,
- İdare mahkemesinin tam yargı ilamları,
- Hakem kararları,
- Sayıştayın tazmin içeren ilamları,
- Tenfiz edilmiş yabancı mahkeme ve yabancı hakem kararları.
Ve ayrıca kanun, mahkeme kararlarına yakın bazı belgelere dayanılarak da ilamlı icra takibi yapılmasını mümkün görmüştür. Bir belgenin ilam niteliğinde olup olmadığı da kanun koyucu tarafından belirlenebilir. Bu belgelerin bir kısmı İcra İflas Kanununun 38. maddesinde belirtilmiş olup şunlardır;
- Mahkeme huzurunda yapılan sulhler,
- Mahkeme huzurunda yapılan kabuller,
- Kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içeren düzenleme biçimindeki noter senetleri,
- İstinaf ve Temyiz kefaletnameleri,
- İcra dairesindeki kefaletnamelerdir.
Bunun haricinde özel kanunlarına göre ilam niteliğinde belge sayılan belgeler de mevcuttur. Örneğin uzlaşmaya tabi suçlar bakımından hazırlanan uzlaşma belgesi, arabuluculuk anlaşma belgesi, baroların para cezaları veya giderlere ilişkin kararları vb.
İlamlı İcra Takibi Nerede Açılmalıdır?
İlamlı icra takiplerinde diğer icra takip yollarındaki gibi bir yetki kuralı yoktur. Herhangi bir icra dairesinde takip süreci başlatılabilir. Bu sebeple de borçlu başlatılan ilamlı icra takibinde yetki itirazı gibi hukuki bir savunmada bulunamayacaktır. Kural olarak ilamlı icra takibi başlatabilmek için ilamın kesinleşmesi şart değildir. Ancak bu kuralın istisnaları mevcuttur.
Örneğin aile ve kişiler hukukuna ilişkin mahkeme ilamları kesinleşmedikçe icra edilemez. Kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilam, kesinleşmeden icraya konulur ise borçlu bu takibe karşı icra mahkemesinde zaman aşımı şartı olmaksızın şikayet yoluna başvurabilir. Ve bu şikayet üzerine icra mahkemesi, ilamlı takibin iptaline karar verir. İcra takibine konulmak istenen bu mahkeme ilamlarında kesinleşme şerhi mutlaka bulunmalıdır. Aksi halde ilamlı takip iptal edilecektir.
İcra dairesinde ilamlı icra takibi başlatılırken takip talebine mutlaka söz konusu ilamın eklenmesi gerekir. Takip talebinin akabinde borçluya icra emri gönderilecektir. İlam icraya konulurken gider avansı ödenmesine gerek yoktur. Sadece harcın ödenmesi yeterlidir.
Bu şekilde alacaklının ilamla birlikte İcra Müdürlüğüne başvurmasıyla ilamlı icra takibi başlatılmış olur ve icra emrinin borçluya tebliği ile birlikte kesinleşmiş olur. Bu takip türünde borçlulara ilamsız icra takibinden farlı olarak ödeme emri değil icra emri gönderilir. Takip talebinde bulunabilmek için, genel zaman aşımı süresi 10 yıldır.
İlamlı İcra Takibine İtiraz Yapılabilir mi?
Tarafınıza karşı açılmış bir ilamlı icra takibinde borcun varlığına itiraz etmek mümkün değildir. Zira söz konusu alacak kalemi bir mahkeme ilamından doğmaktadır. Bu nedenle ilamlı icra takibinde borcun var olmadığı yönünde yapılan itirazların kabul edilmesi mümkün değildir.
Fakat unutmamalıdır ki borçlunun diğer itirazlarıyla ilgili İcra Mahkemelerinde dava açma hakkı her zaman saklıdır. Borçlu, İcra ve İflas kanununun ilgili maddesi gereği icra emrinin tebliğ edilmesi üzerine yedi gün içerisinde bir dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zaman aşımına uğradığı, ihmal veya itfa edildiği itirazlarında bulunabilir.