Kıdem tazminatı, işçinin çeşitli nedenlerden dolayı işten ayrılması durumunda çalıştığı yıllar için işveren tarafından ödenen bedeldir. Kıdem tazminat hakkı işten çıkarılma durumunda işçinin ekonomik anlamda zor duruma düşmesini de engelleyecek, bir anlamda mağduriyetini azaltacak hukuki bir haktır.
Peki kıdem tazminatı hakkı elde edebilmek ve kıdem tazminatı davası açabilmek için hangi şartlar gereklidir?
- İşçinin İş Kanunu kapsamında çalışmış olması
- İşçinin haksız bir nedenle işten çıkarılması ya da işçinin haklı bir neden ile işi bırakması
- İşçinin en az bir yıldır iş yerinde çalışıyor olması
Şartlarının bulunması gerekir ki işçi kıdem tazminatı alabilme hakkına sahip olsun. İş Kanununda belirtilmiş bulunan aşağıda saydığımız bu sebepler söz konusu olduğunda işçi işten ayrılırken tazminat alma hakkına sahip olacaktır.
İşçinin maaşını alamaması: Her işçi çalışmasının karşılığı olan maaş, fazla mesai gibi alacaklarını alamaz ise iş akdini feshedebilir ve bunun neticesinde kıdem tazminatı alma hakkı doğar.İşveren tarafından bu hakkın ödenmemesi durumunda kıdem tazminatı davası açılabilir. Ve yine işveren tarafından sigorta primlerinin eksik yatırılıyor olması ve bu nedenle işten ayrılmak isteyen işçinin de kıdem tazminatı hakkı bulunmaktadır.
Sağlık Koşulu: Sağlık sebepleri dolayısıyla işten ayrılmak isteyen işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için, işçinin sağlık durumunun yapılan iş dolayısıyla bozulmasıdır.Eğer işçi yaptığı iş dolayısıyla sağlığını kaybeder veya bir hastalığa yakalanırsa işi bırakabilir ve kıdem tazminatı hakkı da kazanabilir.Bu gerekçeyle işi bırakan işçi kıdem tazminatı talebinin olumsuz değerlendirilmesi durumunda kıdem tazminatı davası açabilir.
İş yerinin taşınması durumu: İşveren tarafından iş yerleri bazen yer değiştirebilmekte veya bir işçiyi başka bir yerde görevlendirebilmektedir. Söz konusu bu değişiklikler işveren ile işçi arasında yapılan sözleşmede de belirtilmemiş olabilmekte ve bu durum işçiyi olumsuz anlamda etkileyebilmektedir.Bu durum işi bırakmak için haklı bir gerekçe olarak görüldüğünden işçi işten ayrılma durumunda kıdem tazminatı hakkı doğmaktadır.
İşin değiştirilmesi: Günümüzde sıkça rastlanan durumlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yeri içerisindeki pek de iyi niyet taşımayan değişiklikler bu kapsamdadır.Örneğin bir iş yerinde bir bölümde çalışan bir kişi haklı bir gerekçesi olmaksızın başka bir bölüme kaydırılırsa ve ya iş yeri içerisindeki statüsü düşürülürse iş akdini haklı nedenle feshederek işten ayrılabilir ve kıdem tazminatı hakkı elde edebilir.
İşçiyi yanıltmak: İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa, bu gerekçeyle işten ayrılan işçinin kıdem tazminatı hakkı bulunmaktadır.
Taciz, küfür, hakaret: İşveren işçinin veya aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler ve davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa. Ve yine işveren işçiye veya aile üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur, gözdağı verirse, yahut kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler veya işçiye ve aile üyelerinden birine kaşı hapsi gerektiren bir suç işlerse veya işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnat veya ithamlarda bulunması durumları işçinin işten ayrılmasının haklı gerekçeleridir ve bu durumda kıdem tazminatı hakkı doğmaktadır.
Askerlik: Askerlik yasal bir zorunluluk olduğundan işçinin askere gitme amacıyla işi bırakması sonucu da kıdem tazminatı hakkı doğmaktadır.
Ölüm: İşçinin hayatının sona ermesi durumunda da kıdem tazminatı hakkı söz konusudur. İşçinin ölümüyle birlikte onun yasal varisleri kanunun düzenlediği şekliyle işverenden kıdem tazminatı talebinde bulunabilecektir.
Yukarıda kısaca açıklamaya çalıştığımız bu nedenlerden birinin gerçekleşmesi halinde işçi bildirim süresine uymaksızın iş akdini feshedebilir. Ve kıdem tazminatı hakkı kazanabilir. Kıdem tazminatının ödenmemesi durumunda da kıdem tazminatı davası açma hakları bulunmaktadır.
Bu arada önemle belirtmek gerekir ki ülkemizde arabuluculuk 07.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile kabul edilmiştir. Ve İş Mahkemelerinde açılacak olan davalardan bir kısmı zorunlu dava şartı olan arabuluculuk esaslarına tabidir.
2018 yılından önce kıdem tazminat alacağı bulunan bir işçi bu talebini direk İş Mahkemelerinde dava açarak yerine getirmekte idi.Ancak 2018 yılından itibaren Arabuluculuk Kanunu gereği kıdem tazminatı alacağı bulunan işçi öncelikle bir arabulucuya başvurmak zorundadır. Zira arabulucuya başvurmadan direk mahkemede dava açma yoluna başvuran işçinin davası şekil yönünden red olunacaktır.
Kıdem tazminatı nasıl hesaplanır?
Kıdem tazminatı hakkı kazanabilmek için işçinin en az bir yıl aynı işyerinde çalışması gerekmektedir. Kıdem tazminatı alacağı bulunan işçiye her yıl için 30 günlük brüt maaş kadar kıdem tazminatı ödenir. İşçinin aldığı ikramiyeler ve primler de kıdem tazminatı hesaplamasına dahil edilmektedir. İşçi tarafından dava yoluna gidilmiş olduğu durumlarda tazminat hesaplamaları mahkemenin belirlediği bilirkişilerce yapılmaktadır. Yapılan bu bilirkişi hesaplamalarına maddi hata veya eksik hesaplama sebebiyle itiraz edilebilir.Ve mahkeme tarafından bu bilirkişi raporları da dikkate alınarak karar verilir.
Bu arada kıdem tazminatı hesaplanırken bir üst limit bulunmaktadır. Bu rakam her yıl değişkenlik göstermektedir.2018 yılı için 5.000,76 TL’dir. Yani bir işçinin aylık maaşı bu tutarın üzerinde olsa bile bu rakam tavan kabul edilerek hesaplama buna göre yapılmaktadır.
Kıdem tazminatı davası on yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Kıdem tazminatı davası açacak işçi on yıl içerisinde kıdem tazminatı davası açmaz ise sonrasında zaman aşımı söz konusu olmakta ve işçinin kıdem tazminatı davası açma hakkı bulunmamaktadır.
Kısaca, kıdem tazminatı hakkı bulunan ancak herhangi bir sebeple kıdem tazminatını alamayan işçiler kıdem tazminatı davası açma hakkına sahiptir. Kıdem tazminatı davası sürecinde bir uzman avukattan yardım almak yaşanacak hak kayıplarını önleyecek ve dolayısıyla da işçinin mağdur olmasının önüne geçecektir.